Sunday, August 30, 2009

Vivian'ı Sevmemizin Sebebi


"Üstat Moliere Evleniyor" isimli oyunumda şöyle bir bölüm vardı:

André: (Camila’nın elini öper.) Her zamanki gibi çok şık ve çok zarifsiniz; Paris büyük diyenler ne kadar da yanılıyorlar, bakın bu koca kentte kolayca rastlaşıverdik işte!.. Sizi mösyö Jean Baptiste Poquelin’le ya da takma ismiyle üstat Molière’le tanıştırayım; Gülünç Kibarlar’ın, Uçan Hekim’in olağanüstü yetenekli, her türlü takdire şayan kıvrak zekâlı yazarı; Kralın önünde oyunlar oynamış eşsiz oyuncu, büyük dost!.. (Molière, Camila’nın elini öper.) Üstadımızı nasıl buldunuz, matmazel, çok kibar, çok beyefendi değil mi?
Camila: Usus promtos facit!
André: Efendim?
Molière: Matmazel dedi ki, pratik yapmak mükemmelleştirir!
André: Neyin pratiği, matmazel?
Camila: Üstat Molière elimi büyük bir zarafetle mükemmel bir şekilde öptü, demek ki üstat daha önce çok sayıda kadının elini öpmüş ve nihayetinde bu işte ustalaşmış, mükemmelleşmiş!..
Molière: Yani benim Don Juan gibi çapkın biri olduğumu mu ima ediyorsunuz, matmazel Camila?
Camila: Elimi beceriksizce öpseydiniz şüphesiz bu daha hoşuma giderdi; fazla tecrübe ve ustalık beni hep korkutur; amatörce yapılan işleri daha çok severim ben!..
Burada Matmazel Camila masumiyetin, deneyimsizliğin o harika saflığını, temizliğini ve doğal çocuksuluğunu vurgulamıştır. Masum sözcüğü suçsuz, günahsız, saf, temiz anlamına gelir. Benim bütün yaşamım boyunca çok önem verdiğim bir kavramdır bu. Bir insanla tanıştığımda onda bu özelliği görürsem, ki oldukça ender ve çok zor rastlanır böylelerine, kesinlikle çok takdir ederim ve çok değer veririm. Az bulunan her zaman değerlidir.

Masumiyet sözcüğünün karşısında ise kaşarlanmış sözcüğü vardır, yani bir işte, bir harekette çok deneyim kazanmış, doğallığını yitirmiş kişiler için kullanılır bu ve itici bir şeydir.
Romeo Juliet oyunundaki Juliet'in en büyük erdemi ya da değeri onun güzelliği, fiziksel çekiciliği değil masumiyetidir bence. Naiflik dediğimiz saflık ve deneyimsizlik negatif bir durum değil tam tersine pozitif ve çok kıymetli bir özellik.

Pretty Woman filminden bu konuda bazı sahneler hatırlıyorum. Julia Roberts'ın lüks bir lokantada yemek yeme sahnesi vardı. Salyangoz yemeğini nasıl yiyeceğini bilmediği için salyangoz elinden havaya fırlayıp başka masaya uçmuştu. Çok komik ama güzel bir sahneydi. Bunların hepsi o masumiyet kavramı içinde yer alırlar. Tecrübesizliğin yarattığı o tatlı sakarlıklar yaşama renk katan bir çeşit nimettirler aslında.

Filmdeki ismiyle Vivian'ı çekici kılan onun bu tecrübesizlik, iyi kalplilik ve saflık halidir. Bir opera sahnesinde Vivian ağlar. Kaşarlanmış olarak nitelendirdiğim birisi bunu asla başaramaz, o saflık duygusunun verdiği doğal duygulanışı, o opera sahnesindeki coşkuyu içsel olarak hissetmeyi, karakterlerle derin bir empati kurmayı becermeyi, o sahnedeki olaylardan etkilenip çocuksu bir doğallıkla heyecanlanmayı başaramaz. Kaşarlanmış olan kişi bazı hassaslıkları yitirmiş, tatsızlaşmıştır artık, kalbi yapaylaşmıştır, donuklaşmıştır.

Bir başka sahnede de şöyle bir şey hatırlıyorum. Vivian para kazanmak ve okuluna devam edebilmek için hayat kadını olmaya karar vermiş, yolda beklemektedir. Edward'ın (Richard Gere) arabası bozulur ve böylece bu ikili yolda tesadüfen bir araya gelirler; tesadüflerin yarattığı kaderle aynı yolda birlikte ilerlemeye devam ederler. Vivian'ın kılığına kıyafetine ve davranışlarına bakılırsa o şimdi kaşarlanmış, feleğin çemberinden geçmiş, benim deyimimle aşınmış, kararmış, kurnazlaşmış tiplerdendir, kendisine böyle bir görüntü vermiştir. Fakat zaman içinde onun içindeki meleksi masumiyet, saflık, yapay olmayan gerçek bir çocuksuluk, insanı rahatsız etmeyen, tam tersine insanın hoşuna giden ölçülü bir şımarıklık ve içtenlik açığa çıkmaya başlar. Altın kalpli, doğal, deneyimsiz ve kötülük nedir bilmeyen, duygusal aynı zamanda da gururlu Vivian Richard'ı etkiler ve onun kalbinde çok önemli bir yer edinir.

Bebekleri severiz, çünkü masumdurlar, çünkü şaşırmasını bilirler, hayret etmesini bilirler; kaşarlanmamış, katılaşmamışlardır, heyecan dolu ve tecrübesizdirler ve iyi kalplidirler, çünkü henüz kötülük onlara bulaşmamış, öğretilmemiştir; Vivian’ı sevmemizin sebebi de budur; onda kurnazlık yoktur; doğallık ve masumiyet vardır; profesyonellik değil amatörlük, ne yaptığını iyi bilme sıkıcılığı değil tatlı bir beceriksizlik, saf bir sevgi, çıkarsız bir aşk, gururlu bir başkaldırıyla birlikte onurlu bir teslimiyet de vardır.
Vivian gururlu bir kızdır ve bu durum onu değerli yapar; ama onunki ölçülü bir gururdur; aşkta elbette gurur vardır ve olmalıdır, fakat sevgiyi kurban edebilecek inatçı ve boş bir gurur hoş bir şey değildir. Sevgi, gururdan üstündür!.. Filmde bir yerlerde Edward, Vivian'ın gururunu kırmış, onu incitmiştir; ancak Vivian daha sonra bu incinmeyi Edward'a duyduğu sevgiyle aşabilmeyi başarmış ve mutluluk kapısını ardına dek açmıştır; kendisine dönen Edward'ı büyük bir sevinçle karşılamıştır. Pretty Woman filmi benim sevdiğim filimlerin başında yer almakta ve video koleksiyonumda da ön sıralarda bulunmaktadır... Bir de bozuk video makinemi yaptırabilsem! :)

Mehmet Murat ildan

No comments:

Post a Comment