Wednesday, September 23, 2009

Böceklerin Savaşı



"National Geographic Specials" serisinde "Böceklerin Savaşı" diye bir bölüm seyrettim ve aklıma doğrudan benim "Tanrı'ya Yolculuk" oyunum geldi. Belgesel gerçekten çok iyi hazırlanmış ve çekimler de çok iyi yapılmıştı. Gördüğüm şeyler tam bir kaostu, bir kabustu!..


İsmini şimdi unuttum, siyah bir karınca var, çok da çirkin, bu bir casus olarak etrafta dolaşıyor ve mesela karınca benzeri olan bir termit kolonisine rastlıyor. Hemen gidip bu koloniyi öteki siyah karıncalara haber veriyor ve böylece kelimenin tam manasıyla termit şehrinin işgali ve katliamlar başlıyor. Bazı termitlerin kafası kesiliyor, bazıları zehirleniyor. Müthiş bir meydan savaşı. Bu görüntüleri gördükten sonra "Tanrı'nın Düzeni" budur sözünü kimse dedirtemez bana. Orada, Tanrı'nın düzeni değil, "Şeytanın Düzeni" vardı. Buna düzen de denmez, bu bir kaostur, ürpertici bir düzensizliktir. Ölümden düzen olmaz!.. Ölüm ve öldürme varsa düzen yoktur, anarşi ve kaos vardır!.. Birbirini yemeye dayalı düzenin adı kaostur!..


Belgeselin her aşaması şoke ediciydi doğrusu. Görüntülerde daha sonra Japonya vardı. Burada bir kovan gösterildi. Bir eşek arısı - elbette yine çok çirkin - bal arılarının kovanına gizlice yaklaştı. Bu bir casus eşek arısıydı. Kovanın yerini saptayıp ötekilere haber vermeye gitti. Sonra 30 kadar eşek arısı geldiler. Kovana taarruz başladı. Eşek arıları bal arılarının 5 katı büyüklüğündedir. Bazıları bal arılarının kafasını ısırarak kopardılar, bir yerde öyle bir görüntü vardı ki, eşek arısı bir bal arısını elleriyle duvara çarpa çarpa öldürdü. 30 tane eşek arısı birkaç saat içinde 30 bin bal arısını öldürdü. Ballarına el koydular, her şeyi yok ettiler, yağmaladılar. Bazı bal arıları işkence edilerek öldürüldü. Görüntüler özel kameralarla büyütülerek çok net bir şekilde veriliyorlardı.


İşte evrimin ispatı, işte hepimizin bir tohumdan geldiğinin, zaman içinde lego oyuncakları gibi farklı farklı şekillere bürünmekle birlikte temel yapı taşlarının aynı olduğunun ispatı... İnsanoğlunun dünyasındaki iğrenç vahşetin aynısı o mikro dünyada da var!.. Orada da kıskançlık var, taht kavgaları var, aldatma var, öldürücü ihtiraslar var, aç gözlü çıkarlar var, haydutluk var, anarşi var, kalleşlik var, sinsilik var… orada insan var!!.. Yanlış toplumun yarattığı yanlış insan, çirkin insan, yeterince evrimleşmemiş insan, o hep bildiğimiz, hep gördüğümüz insan!..
Belgeselde daha sonra başka bir karınca kolonisi gösterildi. Burada bazı karıncalar kraliçe karıncaya suikast düzenliyorlar ve onu öldürüyorlardı. Hatta yeni kraliçe olacak olan, eski kraliçenin kanını emip üzerine sürüyordu. İnsanın dünyasında gördüğümüz her türden korkunçluk orada da vardı. Bazı karıncalar başka karınca kolonilerine saldırıyorlar, onları öldürüyorlar, ama yumurtalarını yok etmiyorlar, çalıp kendi kentlerine getiriyorlar ve bu yumurtadan çıkan karıncaları köle olarak kullanıyorlardı. İşte size "Tanrı Tasarımı!" Bunu söyleyenler ne dediklerini gerçekten bilmiyorlar, Tanrı'yı şeytanlaştırıyorlar. Bu ürpertici düzene, bu iğrenç kaos dünyasına her kim "Tanrı Düzeni" derse o kişi delirmiş, gerçeklerden kopmuş derim!.. Böyle mide bulandırıcı bir kaos ortamı Tanrı’nın Düzeni olamaz! Bu düzensizliğe Tanrı Düzeni denmesini şiddetle reddediyorum.
Dünyada ve evrende Tanrısal bir düzen yok; somut gerçekliklere bakarak bilimsel bir mantıkla bu kadar kesin konuşuyorum. Bugün pek çok insan yerde bir karınca görünce ona "Masum yaratık" gözüyle bakar. İnsan bir yere düşüp de bayılmaya görsün, o masum yaratıklar onun üzerini kaplarlar. İnsanın doğayı algılaması da bazen bu “Masum karınca” örneğindeki gibi yanlıştır. Ben de eserlerimde bazen soylu aslanı kullanmışımdır, halbuki aslan soylu falan değildir; kendi hemcinsini, küçük bir yavru aslanı yiyecek kadar alçalmış bir aslanın belgeseli bile vardı. Hele örümcekler! Bir köşeye sinip kalleşçe, hiç dövüşmeden avlanırlar.


Geçenlerde TV'de 10 dakika kadar "Bir Böceğin hayatı" isimli bir çizgi film seyretmiştim. Burada karıncalar çok sevimliydiler; bir tane prenses karınca vardı, henüz çok küçüktü ve harika bir ses tonu da verilmişti. Keşke tıpkı o çizgi filmdeki gibi olsalardı...


Herkesin herkesi yediği bir düzensizlik var ve bunun adı kaostur!.. Böceklerin savaşı... Evrimin ortaya çıkardığı bir kaostur bu manzara... Bu kesinlikle Tanrı'nın işi değil; bu korkunçluk, evrimin işi, tesadüfler zincirinin bir işi!..


Mehmet Murat ildan

No comments:

Post a Comment