Friday, September 11, 2009

Turritopsis Nutricula


Yakın bir zaman önce ilginç ve önemli bir haber okumuştum. Haber şöyleydi: "Binlerce kez masallara, filmlere, romanlara hikaye olan ölümsüzlük sonunda bulundu. Okyanusun derinlerinde yaşayan bir tür denizanasının ölümsüz olduğu ortaya çıktı. Bilimadamları yaptıkları araştırmada, Turritopsis Nutricula adlı denizanasının yetişkinlikten sonra, genetik yapısını değiştirerek tekrar çocukluğuna döndüğünü ve bu sürecin sonsuza dek sürdüğünü belirledi."

Bu denizanaları da Tolkien'in ünlü kahramanları Elf'ler gibi sadece "öldürülünce" ölüyorlar. Panama'da bulunan ünlü Smithsonian Tropik Araştırmalar Enstitüsü'nden yapılan açıklamada bu canlı cinsel olgunluğa geldiğinde yani daha fazla üreyemediğinde, genetik bir değişim geçiriyor ve sonra gençliğine yani ergenlik yaşlarına geri dönüyor. Bu süreç sürekli tekrarlanıyor." Turritopsis Nutricula isimli canlı dünyada ölümsüz olan tek tür canlı, bilim adamları böyle bir saptama yapmışlar. Çapı 4-5 milimetre boyunda. Ömrünün sonuna geldiğinde ya da yaşamını sürdürebilecek koşulları bulamadığında, denizanasına dönüşmeden önceki evreleri olan 'polyp'e geri dönüyor ve bir süre sonra da tekrar denizanası oluyor.


Hücre yapısındaki bir değişim onu ölümsüz kılıyor, daha doğrusu kendisini yenileyebilen ve dışarıdan bir saldırı gelmediği taktirde sonsuza dek yaşayan bir varlık haline getiriyor. Bu haberin yayınlandığı gün insanların ilgisi her zamanki gibi politika ya da spor haberlerineydi. Oysa bu haber bütün dünya manşetlerine çıkmalıydı bence.
Varoluş sorunumuz bütün sorunların anasıdır! Bu denizanası bize bu sorunumuzun çözümünün mümkün olduğunu gösteriyor. 100 yıl mükemmel bir hayat yaşasak bile bu durum nihai olarak yanımıza bir kazanç olarak kalmaz, 101. yılda kazanç kalmaz. Kar ettim demenin bir anlamı olması için kar edenin var olmaya devam etmesi gerekir. 100 yıl çok kısa bir zaman ve sadece bir sabun köpüğü!.. Turritopsis Nutricula bu sabun köpüğünden kurtulmayı başarmış. Bizim bunu başarabilmemiz için silah üretimi gibi dünya kaynaklarının büyük bir kısmını boşa harcayan sermayenin bütünüyle tıp bilimine akması ve bu konuda küresel, kitlesel bir uyanış, bilinçte bir devrim, global bir yeniden yapılanma gerekiyor. Belki de bunlara hiç gerek kalmadan dünya dışı bir uygarlıktan da bu konuda sürpriz bir yardım gelebilir. Omne Possibile... Her şey mümkündür...

Mehmet Murat ildan

No comments:

Post a Comment