Tuesday, September 15, 2009

İnternet Yasakları



Bildiğiniz gibi Youtube sitesi bir kapanıyor bir açılıyor; geocities halen kapalı; google grupları da yasaklanma azizliğine uğramış durumdalar. Bunlar gibi erişim haksızlığına uğramış değişik siteler var. Türkiye‘nin herhangi bir yerindeki bir mahkeme, herhangi bir bilirkişiye başvurmadan, bir web sitesindeki tek bir nesne yüzünden milyonlarca nesne içeren bir web sitesine erişimi maalesef kapatabilmektedir…

Bu sitelere erişim aşağıdaki kanuna dayanılarak engellenebiliyor. Kanunun tam ismi şöyle: “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi hakkında Kanun.” 5651 sayılı bu kanun 23 Mayıs 2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış.

5651, başlangıçta “Çocuk pornosu ve temiz internet” amacıyla yola çıkmıştır. Bu konularda elbette bir filtreleme yapılmalıdır ve bu filtrelemeler teknik altyapı kurularak url temelli yapılabilir. Ancak bu kanun, belirsiz ifadeler içermesi nedeniyle zaman içerisinde sansürcü bir uygulamanın yolunu da açmıştır.
5651’in ayrıntılarına internet üzerinden ulaşabilirsiniz. Ben burada ağır hukuksal incelemelere zaten kendi alanım da olmadığı için hiç girmeyeceğim; değişik teknik yaklaşımlarla, yasaklanan sitelere bir şekilde erişmek de mümkündür. Ben bu yazımda bu yasaklama felsefesinin yanlışlığı üzerine kısa bir analiz yapacağım.
Bazı sitelerin yasaklanması şeklindeki sansür uygulamaları son zamanlarda oldukça arttı. Elbette bu durum, ifade ve iletişim özgürlüğüne karşı bir uygulamadır. Bu tür yasaklara, henüz işin başında çok ciddi tepki gösterilmesi gerekir, yoksa bu yasaklar adım adım ilerlerler ve tıpkı bir ağaç kovuğunun önüne ağını ören bir örümcek gibi belirli bir yere girişi, bilgi dünyasına geçişi tamamen kapatabilirler.

Geçmişte kitap yasaklamaları, kitap toplatmaları ve kitap imhaları gibi çok kötü şeyler yaşamış olan ülkemizde bu konuda aşırı duyarlı olmak bir vatandaşlık görevinin de ötesinde özgürlükler bağlamında hayati bir meseledir. Çin Halk Cumhuriyeti’nde insanlar internet sansürlerine uymadıkları için hapse atılmışlardır; sanırım İran’da bazı kadın hakları sitelerine giriş yasaktır. Tunus, Küba, Suudi Arabistan ve başka bazı ülkelerde de bu tür uygulamalar var. Bildiğim kadarıyla toplamda, dünyada 25 ülke internete sansür uyguluyor.

İnternetin alternatif isimlerinden biri siber uzaydır! Kanadalı ünlü bilimkurgu yazarı William Gibson Neuromancer adlı romanında bu terimi kullanmıştır. Bu terim bir sınırsızlığı belirtiyor. Sınırları olmayan bir alan, sınırsız, sonsuz bir ülke, müthiş bir okyanus! Siber uzayın en güzel yanı da bu sınırsızlığı; coşkun özgürlük ortamı… Yaratıcı zihin, özgür ortamın çocuğudur!..

Bu sonsuz uzaya, belirli kalite düzeyini yakalamak, belirli evrensel standartları sağlamak için bazı sınırlar elbette çizilebilir ve çizilmelidir, ancak bu sınırlar bazı belirsiz ifadelerin ardına sığınarak baskıcı gerekçelerle, kamu düzeni gibi her yöne çekilebilecek esnek tanımlamalarla çizilirse buna karşı çıkmak gerekiyor.

Uygar dünyada yer alabilmek için karşılaşılan sorunlara zeka ve mantık çözümleri getirilmelidir. Bir video kaydı yüzünden bir alan adına erişimin tamamını kapatmak pek zekice, pek mantıklıca bir uygulama değil! Bir kümeste kuş gribine yakalanmış bir tavuk bulunduğunda bütün tavuklar doğal olarak yok ediliyorlar, ancak internet bir kümes değil!.. Bir video kaydının kötü olması, öteki videolara ölümcül bir virüs bulaştırmıyor ve sadece o kötü video kaydının silinmesini gerektiriyor. (o da eğer gerçekten gerekiyorsa…)

Sonuç olarak siber uzayı özgür bir ortamda tutmanın yolu bulunmalıdır, çünkü yaratıcı zihin, özgür ortamın çocuğudur!.. Milyonlarca ağaca sahip bir ormandaki birkaç bin ağaçta kene var diye bütün ormanı yakmanın adı çözüm ya da adalet değil katliam olur, haksızlık olur, büyük hata olur.

Elbette sonsuz özgürlük diye bir şey olamaz; ancak özgürlüğün sınırlarını yaratıcı düşünceyi öldürmeden, insanların bilgiye, eğlenceye erişimlerine başka sebepleri bahane ederek engel olmadan, onların seçimlerine haksızlık yapmadan çizmek de bir sanattır.


Mehmet Murat ildan

No comments:

Post a Comment