Friday, September 25, 2009

Haymana Kaplıcalarına Bir Gezi



Geçen ayki Kızılcahamam kaplıca gezimden sonra bugün, 25 Eylül Cuma günü de Haymana'ya gittim. Ankara yakınlarında kaliteli bir kaplıca yeri saptamaya çalışıyorum. Elbette kaplıcaya her zaman gidilmez; sık sık gidilince bayabilir bile!.. Ama insan ara sıra gitmek isteyebilir ve gidilecek iyi bir yer saptamak gerekir.



Haymana'ya çok uzun yıllar önce, küçükken gitmiştim. Dönüş yolunda arabanın çok yakınlarına düşen bir yıldırımın sesi halen hafızamdadır. Haymana'ya Konya yolundan gidiliyor. Eymir gölüne sapılan yerde Haymana yazısı vardır. 70 km kadardır; yolu iyi sayılır. Bu yolda trafik denetimi pek olmaz, ara sıra jandarma olur ama onlar da kamyonları denetlemektedirler, o yüzden 100-130 arası hız yapılabilir; fakat zaman zaman yola yakın koyun sürüleri olur; bir de biçerdöverler vardır, yolun yarısından fazlasını kaplarlar ve tehlikeli olabilirler; ayrıca virajlar da sıkçadır. En iyisi 100'ü aşmamaktır, yoksa yüzü astarından pahalıya mal olabilir!..



Saat 14.30 gibi doğaçlama olarak sırt çantamı arabaya atıp Ankara'dan yola çıktım ve 15.30'dan önce Haymana'ya vardım. Yol boyunca gördüğüm manzara şuydu ki Anadolu çölleşiyor!! Zaman zaman acaba İç Anadolu'da mı araba sürüyorum yoksa Arizona çöllerinde mi gibi bir duyguya da kapıldım. Bizler şanlı kuşaklardanız, ülkemizde halen özellikle Ege bölgesinde harika ormanlar görebiliyoruz, sincaplarla karşılaşabiliyoruz, fakat bu hızla giderse 30-40 yıl sonra orman göremeyeceğiz, sadece google-image'de orman resimleri görebileceğiz!..

Haymana girişinde pek çok kaplıca yeri gördüm. Buralar denizden 1200 metre yüksekliktedir. Benim gittiğim yer "Haymana Resort Hotel" isimli bir yerdi. Eğer söylenenlere inanacak olursak Dünya Termal Kongresi'nde Haymana kaplıca suyu şifa bağlamında listede ikinci sırada yer almış. Ben Fransa'nın Vichy kasabasında 8 ay kadar kalmıştım; işte bahsedilen listedeki birinci sıra kaplıca yeri bu Vichy kasabasındadır; ikincilikse Haymana'nındır. Bu bilginin doğruluğunu elbette araştırmak gerek.


Otele gittiğimde oda 50 lira, giriş de 30 lira dediler. Sonra toplam olarak 60 lira verseniz yeterlidir dediler. Başlangıçta bir oda veriyorlar, sanırım bu zorunlu bir şey; bütün gün kalabiliyorsunuz. Odadaki bornozu giyip aşağı havuza asansörle iniliyor.



Havuzu görünce beğendim. İçeri girince müthiş bir kükürt kokusu vardı. Aynı koku Kızılcahamam Patalya'da yoktu, sanırım oradakine normal su karıştırıyorlardı!.. Bayanlar için ayrı bir havuz var, bir de benim gittiğim bayan erkek karışık havuz var. İyi haber, ben içeri girdiğimde in cin top oynuyordu; kimseler yoktu ve havuz da temiz görünüyordu, kendi kendime iyiki gelmişim dedim.



Su sıcaklığı 41 derece kadardı ki bu idealdir. Aşağıda fotoğrafını verdiğim mermer çeşmelerden bu havuza sürekli olarak su akar ve bu su da 45 derecedir. Havuz içi de 45 derece olsaydı suyun içinde rahat durulamaz, fazlasıyla sıcak olurdu. Otelin bulunduğu yer kaynağa çok yakın bir yer olmalıydı, çünkü kaynağın da 45 derece olduğunu duymuştum. Zaten kaynağa en yakın yerleri genellikle parası en çok olan işletmeler kaparlar.


Ben bu havuzu kendi özel havuzummuş gibi 40 dakika kadar kullandım; yalnız havuzun dibinde suyun gidebileceği bir delik göremedim ki eğer bu doğruysa su yukarıdan taşarak temizleniyor; çok da iyi ve hijyenik bir sistem değildir bu. Bir süre sonra 2 aile çocuklarıyla geldi; kilolu çocuklar havuza girince havuz biraz taştı!.. Babaları kaplıca suyunu epeyce içti!..
Haymana muhafazakar ve eğitimi göreceli olarak az bir yer; fakat bu otel için uygar bir yer diyebilirim. Havuzda bone takmak zorunluydu; girişte kağıttan yapılma bir bone veriyorlar; bu bölümde bir de soğuk su havuzu var. İçeride çok ısınınca bu havuza dalmak güzeldir. Etki-tepki olayı bağlamında, ısınınca vücudu dengelemek gerekir.


Bu bölümde bir de vanayı açınca akan kaplıca duşları vardır; gökten 45 derecelik kükürtlü sıcak su gelir. Ayrıca Türk hamamı da vardır. Ben özellikle ilk 40 dakika buranın güzel atmosferinde dinlendim. Yukarıda, tavanda su damlacıkları birikmişti ve bunların suya düşüşlerini izlemek de insanı dinlendirir. Zaman ilerledikçe içeride buharlar da çoğalmaya başlamıştı.

Otelde birkaç saat yüzdükten sonra Haymana'ya indim; etrafı dolaştım; her yerde sobalar satılmaktaydı; kışa hazırlık yapılıyordu. Biraz kahvehanede çay içip insanları dinledim. Aspava kebapçısında Kuşbaşılı pide yedim ki çok çok güzeldi; kaşarlı pideleri de enfes görünüyorlardı. Böyle küçük yerlerde pideler temiz ve lezzetli olurlar; yemekler de ucuzdur.
Güneş batmaya başlamıştı, artık ayrılma vaktiydi. Buraya gelmekle iyi yapmıştım, yorgun gözlerim dinlendi. Su, her zaman benim gözlerimi dinlendirir. Birkaç gecedir Çin öykülerine baktığımdan geç yattığım için gözlerim epeyce yorulmuşlardı ve onlara haksızlık etmiştim; bugün bunu biraz telafi edebildim.
Dönüşte aklımda en çok ne kaldı derseniz, en üstteki fotoğraf kaldı derim; küçüklüğümden beri suyla oynamayı severim. Ben havuza geldiğimde kimsenin olmaması sayesinde içeride fotoğraf da çekebildim. Japonya'daki kaplıcalarda fotoğraf çekememiştim; zaten insanlar varken çekilemez de, bu tip yerlerde fotoğraf çekilemez levhaları bile vardır.
Şuna kesinlikle kanaat getirdim ki kaplıcalara gece girmek gerekir. Birincisi gece çok az insan olur ya da hiç olmaz; ikincisi gecenin ortamı daha romantiktir; kaplıca havuzları geceleri mutlaka loş bir ışıkla aydınlatılmalıdır; mümkün olsa mumla aydınlatma harika olurdu. Ayrıca kaplıcalar kışın daha çekicidirler. Yaşamı çekici kılan şeyin ölüm olması misali, sıcağı daha çekici hale getiren de soğuklardır. Bugün havuzdayken aşağıya aktardığım şu müziğin orada çalmasını isterdim ve yanında bir de bir kadeh iyi kalite kırmızı şarap veyahut serince bir Buğday Birası Gusta:
Sıcak sularımız güzel, tesislerimiz ise maalesef henüz istenilen düzeyde değil; daha güzel ve daha kaliteli bir hale getirilmeli!.. Elbette Türkiye'de de 5 yıldızlı kaplıca yerleri mutlaka vardır, İzmir'de Balçovadaki yer böyle bir kaplıcadır sanırım.
Galatia Salutaris, yani sıcak su membası bir ülke için önemli bir değerdir ve iyi değerlendirilmelidir. Ankara'ya oldukça yakın böyle ılıcaların olmasını iyi bir şans olarak görüyorum...
Not: Haymana ile ilgili bazı fotoğraflar Picasa albümümde mevcuttur. http://picasaweb.google.com/ildanmmi/TurkeyAnkara2#

Mehmet Murat ildan

No comments:

Post a Comment