Saturday, September 12, 2009

Düşük Bütçeli Yüksek Film


Parapsikolojide "Anlamlı tesadüfler" denen bir kavram var. Dün gece ben biraz bu kavramla karşılaştım diyebilirim. Üzerinde düşündüğüm bir konu ile ilgili yapılmış bir filmle tesadüfen rastlaştım.
Her zamanki gibi saatler geceyarısını geçmişti; 20 lira verip aldığım kutudan, oldukça pahalı olmasına rağmen içinden sadece 9 tane çıkmış olan kestane şekerlerinden yerken yarınki hava durumuna bakmak üzere TV'yi ve TRT1'i açtım. Açtığım anda da "Dünyalı" başlığı yazan bir film başladı. İlk sahneyi görünce ben "Uyduruk Amerikan filmi" damgasını hemen vuruverdim. Birkaç kanala birkaç dakika boyunca hızla bakıp yatmayı planlıyordum ki yeniden "Dünyalı" filmine gözüm takıldı. Bir grup insan bir odanın içinde şöminenin etrafında oturmuşlardı. Şömine beni biraz çekmişti; odanın da hoş bir havası vardı.
Birkaç dakika seyredince konuşmalar ilgimi çekti ve 1.5 saatlik filmi izleyiverdim. Filmin orijinal ismi "The Man from Earth." 2007 yapımı bir bilim kurgu. Bütçesinin sadece 200 bin dolar olduğunu bilseydim bunun bir "Uyduruk Amerikan filmi" olmadığını da tahmin edebilirdim.
Film genellikle bir oturma odasının içinde geçiyor. John Oldman isimli bir tarih profesörü var; son derece başarılı bir akademisyen, fakat işinden isifa etmiştir. Meslektaşları ona veda etmek üzere evine gelmişlerdir. Doğal olarak bu kadar başarılı bir hocanın 10 yıl aradan sonra neden gitmek istediğini öğrenmek isterler ve John'u bir açıklama yapmaya zorlarlar.
Her şey böyle başlar. John, kendi hikayesini anlatır. Tabii anlattıkları herkesi şaşırtmaktadır. Çünkü John 14 000 yaşında olduğunu ve yaşlanmadığını iddia eder. Bir zamanlar bir Cro Magnon'dur, yani ilk modern insan tiplerinden biridir; mağaradaki yaşamından şimdiye kadar olan süreci anlatır. Oturma odasında bulunan öteki meslektaşları son derece bilgili, kültürlü tiplerdir; biyolog vardır, arkeolog vardır, bunlar alanlarında uzman ve profesördürler ve John'un anlattıklarında bir açık aramaya başlarlar fakat hiçbir açık bulamazlar. Onlar ne sorarlarsa John cevaplamaktadır. 1000 yıl öncesini, 10 000 yıl öncesini görgü tanığı ve o günleri yaşayan biri olarak anlatır ve odadakilerin bazıları korkmaya bile başlarlar!..
John, hiç yaşlanmadığı için her 10 yılda bir yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Filmdeki diyaloglar bazen üst düzeyde devam eder. Aksiyon yoktur ama heyecan vardır. Konuşmalar öyle bir noktaya varır ki artık odadakiler onun neredeyse doğru söylediğini düşünmeye başlarlar. Paleolitik çağdan kalma bu Cro-Magnon yüzlerce yıl önce Hindistan'a gittiğini söyler ve Buda'nın öğrencisi olduğunu anlatır. Google'da "İsa Buda"dır şeklinde yazarsanız (Jesus is Buda) bu konularda bir takım yazılar ortaya çıkar. İsa'nın kayıp yıllarını Hindistan'da geçirdiği şeklinde kitaplar da vardır. Bu tartışmalardan yola çıkılarak Dünyalı filminde buna atıf yapılmıştır.
Oturma odasındakiler öyle bir noktaya varırlar ki, Cro-Magnon mağara adamı Hindistan'a gitmiş, Buda'dan bir şeyler öğrenmiş sonra İsrail'e geri dönüp öğrendiklerini burada anlatmaya başlamıştır ve John Oldman bizzat İsa'nın kendisidir!.. Herkes zihinsel bir şok geçirir. Odadaki Harvard'lı psikiyatrist ve başka bazıları da John'un deli olduğunu düşünürler ya da çok akıllı olduğunu ve bütün bunları kurguladığını söylerler. Herkes John'un söylediklerinin uydurma ve bir kurgu olduğunu söylemesini bekler, çünkü öteki halde kendi psikolojileri bozulacaktır.
Filmin sonunda John herkesi rahatlatır ve bütün bunları uydurduğunu, kurgu yaptığını söyler. Bazıları sinirlenir ama yine de rahatlarlar. Çoğu gider. John'u seven kız buna inanmamıştır; sevginin gözleri keskindir; sevenler arasında değişik bir telepati ya da 6. his de vardır; genç kadın onun gerçekten de 14 000 yaşında olduğunu düşünmektedir. İsminin John olup olmadığını sorar. John da binlerce yıldır kullandığı isimleri sayar; hepsinde John sözcüğü vardır; o sırada Harvard'lı psikiyatrist onları gizlice dinlemektedir ve sayılan isimlerden birinin babasının ismi olduğunu fark eder. Heyecanla ayrıntıları sorar. Genç John, bu yaşlı psikiyatristin babasıdır!..
Bu tarz filmler gerçekten zihinsel devrimlerde çok yararlı olurlar. TRT beni biraz şaşırtmaktadır, çünkü bu filmde Hristiyanların mesihi İsa'ya bazı fanatik Hristiyan bakışıyla bakarsak açıkça bir "küfür" vardır. Merak ediyorum acaba TRT Müslüman peygamberi için bu tarzda yapılmış bir film yayınlayabilir mi? Aslında meraka gerek yok, tabii ki yayınlayamaz; oysa bunu da yayınlayabilmelidir. Ötekini yayınlıyorsanız bunu da yayınlayacaksınız!.. Bunun için belki 100 yıl geçmesi gerekir elbette!..
Filmdeki mesajlar çoktu; mesajlardan biri şuydu: Tarihteki bütün mistik karakterler efsanelerle abartılmışlardı, bilgiler değişmişti, onların hepsi sadece insandı. Bizim onlara dair bilgilerimizin çoğu çarpıtılmıştı... Bilinç yükseltici, başarılı bir filmdi bu. Goethe'den bahsedilen kısa bir bölüm de vardı. Bilimin öncü güçlerinin bazen öncelikle sanatta var olduğunu, sanatta, sanat eserlerinde doğduğunu belirten bir cümleydi bu.
TRT'yi her şeye rağmen bu filmi yayınlamasından dolayı kutlamak gerek.
Mehmet Murat ildan

No comments:

Post a Comment